Çocuk

 

SOSYAL BECERİ NEDİR? 

ÇOCUKLARIMIZIN SOSYAL BECERİ GELİŞİMİNİ NASIL DESTEKLERİZ?

 

Çocuklarımızın gelişiminde en önemli süreçlerden biri sosyalleşmedir. Toplumda kabul görmeleri, kendi istekleri ile kendilerinden beklenenler arasındaki dengeyi sağlayabilmeleri ve uyumlu ilişkiler kurabilmeleri için çocuklarımızın sosyal becerileri etkin biçimde kullanabilmeleri gerekir. Sosyal becerilerini etkin kullanan bireyler daha doyurucu kişilerarası ilişkilere sahip olur ve daha fazla olumlu geribildirim alır. Bu duruma bağlı olarak bireyin benlik imgesi ve benlik saygısı da gelişir. Olumlu bir benlik algısı, bireyin yaşam boyunca karşılaştığı sıkıntılarla daha işlevsel baş etmesine destek olurken ruh sağlığını koruyucu bir rol oynamaktadır. Peki bu sosyal beceriler nelerdir? Çocuklarımızda bu becerilerin gelişimini nasıl destekleyebiliriz? 

 

 

Sosyal beceriler, bireyin kendisiyle barışık ve çevresiyle uyum içinde yaşamasını sağlayan gerçek yaşam becerileridir. Yani bireyin kendini ifade etme, çevresindekilerle iletişim kurma, toplumsal sorumluluklarını yerine getirme, içinde bulunduğu gruba uyum sağlama amacı ile sergilenmesi beklenen öğrenilmiş davranışlarının tümüdür. Sosyal beceriler, gelişimsel, önleyici, tedavi edici olarak kazandırılabilir. Gelişimsel olarak baktığımızda, çocuğun büyüme sürecinde mutlaka edinmesi gereken becerileri aşamalı olarak çocuğa kazandırmak amaçtır. 

 

Sosyal beceriye sahip olma kadar, sosyal beceri yetersizliği diye de bir kavram var. Sosyal beceri yetersizliği, bireyin çeşitli sosyal becerilere sahip olamaması veya sahip oldukları halde becerileri uygun ortam ya da durumlarda kullanamamasıdır. Bu yetersizlik, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, öğrenme güçlüğü, sosyal kaygı, karşı gelme bozukluğu, öfke kontrol zorluğu, yaygın gelişimsel bozukluk, uyum ve davranış sorunları ve gelişimsel gerilik yaşayan çocuklarda daha belirgin ortaya çıkmaktadır.

 

Sosyal becerileri gözlenebilen ve gözlenemeyen sosyal beceriler olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Göz kontağı kurma, selamlaşma, teşekkür etme, yardım isteme, özür dileme, iltifat etme, paylaşma, hayır diyebilme gibi beceriler gözlenebilen sosyal becerilerdir.  Bu becerilerin gelişmesiyle birlikte çocuklar içinde bulundukları ortama daha fazla uyum gösterebilir hale gelir; daha fazla olumlu geribildirim alır ve grup tarafından dışlanma ihtimali düşer. Çocuklar bu becerileri gözlem, deneyim ve rol model alma yollarıyla öğrenirler. Örneğin sınıfta konuştuğunda öğretmeninin arkadaşını uyardığını gören bir çocuk, bu gözlemiyle “Konuşursam öğretmenim beni uyarır.” düşüncesini geliştirir.  Bir arkadaşı yanlışlıkla ayağında bastığında özür dilenen çocuk ise bu deneyimi ile karşıdaki kişiye zarar verildiğinde özür dilendiğini öğrenir. Rol model alma ise çocukların gözlenebilen sosyal becerilerinin gelişiminde en önemli unsurlardan biridir. Çocukların en etkili rol modelleri başta anne-baba olmak üzere aile bireyleridir. Annesinin sinirlendiğinde bağırdığını veya vurduğunu, babasının önüne konan yemek karşılığında teşekkür etmediğini, abisinin başkalarının zayıflıkları ile dalga geçtiğini ya da kendisine şiddet gösterildiğini gözlemleyip örnek alan bir çocuğun işlevsel sosyal ilişkilere sahip olması ihtimali, daha olumlu sosyal becerileri örnek alan bir çocuğun işlevsel sosyal ilişkilere sahip olması ihtimalinden oldukça düşüktür. Çocukların genellikle gözlenebilen sosyal becerileri geribildirim alır ve çocuklar, bu geribildirimler doğrultusunda sosyal kuralları öğrenir. Çocukların bu becerilerini geliştirmelerine destek olurken verdiğiniz geribildirimlerde öfkeli, buyurucu ve suçlayıcı bir dil yerine sakin, toleranslı ve anlayışlı bir dil kullanmak, olumlu benlik algısı ve özgüven geliştirmelerinde önemli bir rol oynar. 

 

              Sosyal becerilerin gözlenemeyen davranışlarını, içinde bulunulan sosyal ortamın gerektirdiklerini anlayabilmek, hem kendimizin hem de diğer insanların duygu, düşünce ve davranışlarını öngörebilmek ve karar verme süreçleri oluşturur. Gözlenemeyen sosyal becerileri daha az gelişmiş çocuklar, sıklıkla sosyal ortama uymayan davranışlar gösterir; davranışlarının sonuçlarını öngörmede ve kontrol etmekte zorluk yaşarlar. Sosyal ipuçlarını yanlış yorumlayıp saldırganlaşabilir; aksi, alıngan, agresif, sulugöz gibi yakıştırmalara maruz kalabilirler. Bu durum zamanla çocuğun sosyal kaygılarının artması ve akranlarından izole olmasıyla sonuçlanabilir. Öte yandan; hepiniz çocuklarınızın sosyal olarak uyumlu, olumlu benlik algısına sahip, özgüvenli bireyler olmalarını isteriz. Bu konuda çocuğunuza daha fazla destek olabilmeniz için size bazı tavsiyelerde bulunacağım. 

 

   Birçok çocuk yanlış öğrenmeler sonucu yanlış stratejiler kullandıkları için içinde bulundukları gruba uyum sağlamakta zorluk çeker. Örneğin; aile içinde kendisini överek dikkat çeken bir çocuk, bu stratejiyi okuldaki arkadaşlarıyla olan ilişkisinde de dener. Ancak bu durum genellikle dikkat çekmesiyle değil; grup tarafından dışlanmasıyla sonuçlanır. Başka bir çocuk ise sırasında oturup birilerinin kendisiyle iletişim kurmasını bekleyebilir. Ancak bu durum çocuğun yok sayılması, görmezden gelinmesiyle sonuçlanabilir. Çocuklarımızın zayıf sosyal uyum gösterdiğini fark ettiğimiz durumlarda öncelikle duyguları açıklıkla ve doğrulukla konuşabilmemiz gerekir. Duyguları doğru etiketlemek çocuğun kendisini daha iyi anlamasına yardımcı olur. Örneğin; çocuğunuz okulda bir arkadaşıyla kavga ettiğinde olayı dinlerken “Hımm, sen arkadaşının senin ayağına bilerek bastığını düştüğün için bu kadar sinirlendin.” gibi bir geribildirim vermek, çocuğunuzun kendi duygu ve düşüncelerini daha iyi anlamasına yardımcı olacaktır. Çocuklarımızı ifade ettiği duygular karşısında azarlamak, suçlamak yerine (“Böyle bir şeye nasıl ağlarsın?!” gibi) onları anlamaya çalışmalı ve duygularını kontrol etmelerine  yardımcı olmalıyız. Duyguları kontrol edebilmek gelişkin sosyal beceriler sergileyebilmemizde en etkili becerilerden biridir. Örneğin; fikirlerini paylaşma konusunda “Rezil olurum; arkadaşlarım benimle dalga geçer” gibi düşüncelerden kaynaklanan yoğun kaygıları olan bir çocuğun bu kaygıyı kontrol etmeden konuşmasını, istediğini ifade etmesini bekleyemeyiz. Bu nedenle özellikle duygulanımın yoğun olduğu durum ve olaylarla ilgili çocuklarınızla duyguları ve düşünceleri üzerine sakince ve açıkça konuşmalı; problem olan durumla ilgili çocukla birlikte çözüm alternatifleri geliştirmeliyiz. 

 

 Çocukların sosyal becerilerinin gelişimindeki önemli yollardan birinin rol model almak olduğunu belirtmiştik. Bu nedenle çocuklarımızla duyguları, düşünceleri ve davranışları üzerine yapacağımız geribildirimli sohbetlere ek olarak kendi davranışlarımıza da dikkat etmemiz büyük önem taşıyor. Örneğin yanlış veya kırıcı olduğumuzu düşündüğümüz bir durumla ilgili çocuklarımızdan özür dileyebilmeli, duygularımızı onlarla konuşabilmeli ve davranışlarımızı değiştirmek için somut adımlar attığımızı onlara göstermeliyiz. Bazen biz yetişkinlerin bile olumlu sosyal becerileri sergilemekte zorlandığını göz önünde bulundurursak, çocuklarımızı sosyal beceri gelişimi süreçlerinde desteklemenin ne kadar önemli olduğunu görebiliriz. 

 

 

Uzman Klinik Psikolog

 

Çağla Begüm Yüce

 

Göztepe Mah. Dr.Rıfat Paşa Sk. Sadık Bey Ap. No:27 K:12 D:12 Göztepe İstanbul
0216 386 70 92