Ergen

 

Gençlik çocukluk ve yetişkinlik dönemleri arasında kalan genellikle 13 -22 yaşlarını kapsayan süreçtir.”Genç” sözcüğü genelde  ergenlik  ile bir tutulmaktadır ancak bazı farklılıklar vardır. Gençlik genellikle çocukluk ve yetişkinlik özelliklerinin bir arada bulunduğu dönemdir. Ergenlik ise çocukluktan çıktıktan sonra ,gelişimin doğası gereği geçirilen bir gelişim aşamasıdır,  gençlik yıllarının başlangıcıdır. Gençlik ruhsal olgunlaşma ve yaşam hazırlanma dönemidir. Ergenlikle başlayan hızlı büyüme gençlik çağının sonunda bedensel, cinsel ve ruhsal olgunlukla biter. Genellikle ilk organik belirtiyle başlayan gençlik çağı, büyümenin durmasına kadar sürer.

Bu dönemde ; 

Çevreye uyum sağlayabilme yeteneğinin  gelişmesi 

  İnsanlarla iyi ilişkiler kurabilme yeteneğinin gelişmesi

 Güven duygusunun gelişmesi 

 Özgür kararlar verebilme 

 Kimlik duygusunun ve beden imajının gelişmesi

Cinsel rolünü kabullenme ve role uygun davranış örüntüleri geliştirebilme

Yakınlaşma ve yakın ilişkiler kurabilme yeteneğinin gelişmesi 

Duygusal çelişkileri kabul edebilmeyi öğrenme

Üretkenlik 

Meslek seçimine yönelme ve hazırlık 

Benlik bütünlüğüne sahip olma gibi özelliklerin oluşması beklenir.

 

Meslek seçimine yönelme: Gençlerin meslek seçimi ile kaygılarının yoğun olduğu dönemlerin başında ergenlik yılları gelmektedir. Günümüzde gençlerin bir mesleğe doğru yönelirken yaşadıkları kaygılar geçmişe oranla çok daha artmış görünmektedir. Teknolojik ilerlemeye bağlı olarak, iş ve meslek kollarının sayısındaki hızlı artışa karşılık, bir mesleğe yönelmek için gerekli para ve emek miktarındaki artışlar da gençleri gitgide daha çok zorlamaktadır.Diğer yandan seçilebilecek meslek sayısındaki artış, gençlerin değişik mesleklerin gerektirdiği yetenek ve becerilerle, kendi ilgi ve becerilerinin ne kadar çakıştığı konusunda bilgi sahibi olmalarını güçleştirmektedir. Kendilerine uygun bir meslek seçimi için ortaöğretim yıllarında bir şekilde yardım alamayan ve kendi ilgi, istek ve yeteneklerini tanımlamakta güçlük çeken ergenlerin çoğu kendine uygun olsun olmasın popüler olarak kabul edilen bir mesleğe yönelmektedirler. Bir meslek için karar verdikten sonra da sorun bitmemektedir. Üniversite sınavlarında başarılı olamamak korkusu, sınavı kazanırsa yüksek öğretimi sürdürüp sürdüremeyeceği gibi kaygılar öğrenciyi daha çok bocalamaya itmektedir.

Yaşanan bu ikilemler kimlik duygusunu da tehdit etmeye başlar. Ergen “Ben kimim, nasıl biri olmalıyım ve işim ne olmalı?” ile ilgili kendine sorular sormaya başlamaktadır. Bu sorular sayesinde kişi kendini ve ne istediğini tanımaya başlar. Bu aşamada ebeveynlerin onlara destek olması ve kendilerini tanımak amacıyla onların sosyal becerilerini güçlendirmesi ,sorumluluk kazanması açısından fırsatlar yaratması gerekir.Bu anlayışlı ve duyarlı ebeveyn tutumlarının yanında gence yeteneklerini ,ilgilerini keşfetmesi doğrultusunda yapılan rehberlik gencin kaygılarını azaltacaktır.

 

Üniversiteye Hazırlık 

Üniversiteye hazırlık süreci genç bireyin yaşadığı en uzun süreli stres kaynaklarından biridir. Genç bu süreç içinde kaygılı, huzursuz ve depresif olabilir. Çünkü  ev –okul-dershane-özel hocalar arasında kalmakta ve üniversiteyi kazanmak için pek çok sosyal aktivitesinden uzak durmaktadır. Katılımın çok yoğun olması, üniversite sayısının az olması nedeniyle gençler daha büyük bir baskı altına girmektedir ve sürekli ders çalıştıklarında başarılı olacaklarını düşünmektedirler. Burada önemli olan sürekli ders çalışmak değildir, sistemli ve programlı çalışmak ve çalışmayı verimli kılmaktır. İyi bir çalışmadan sonra ise dinlenmek, sevilen aktivitelere katılmak, dışarıda vakit geçirmek tüm gençlerin hakkıdır. Verimli ders çalışmanın temel ilkeleri; dersi iyi dinlemek, her ders sonunda tekrar yapmak, konuları önemli ya da önemsiz olarak değerlendirmeden her konuya aynı özeni göstererek çalışmak gerekir. Bunların dışında öğrencinin derse hazırlıklı gitmesi, verilen ödevleri yapması gerekir. Öğrencinin ders çalışırken müzik dinlemesi, televizyon izlemesi veya sesli bir ortamda bulunması önerilmez çünkü bu uyaranlar onun dikkatinin dağılmasına neden olur ve sesli ortamda çalışmaya alışmak sınav ortamında olumsuz sonuçlar doğurabilir.


Öğrencinin, problemlerinin çözülmesi veya aşılması konusunda gerektiğinde yardım -alabilmesi için rehberlik servisleri ile irtibatının sürekli ve olumlu olması gerekmektedir.
Danışarak pek çok açıdan dezavantajları avantaja dönüştürmenin yollarını bulmak mümkündür
Öğrencinin üniversiteye hazırlığı bir süreç olarak algılaması ve bu sürecin sürekliliğini koruması gereklidir. Süreç içinde; ders çalışma, derslere katılma, dinleme ve dershane ya da okuldaki bilgi amaçlı her tür ilişkide sürekliliği (istikrarı) koruması şarttır. Örneğin, bazı derslere iyi olduğunun bilinci ile ilgisiz davranan, ya da sıkıldığı için dersi terk edip kantine çıkan bir öğrencinin söz konusu süreci kesintiye uğratacağı açıktır. Bunun olumsuz sonuçları hemen görülmese de, zamanla bu davranışın öğrencide motivasyon kaybına, düzensizliğe, sosyal ilişkilerinde istikrarsızlığa, öğretmen ve öğrencilerle iletişim bozukluğuna yol açması beklenir.

Bu dönemde ebeveynlerin daha duyarlı ve gerçekçi beklentiler içinde olması gerekir.Bu dönemde yapılan iletişim hataları çocukların mutsuz ,kavgacı ve duyarsız olmasına neden olabilir.Bu nedenle aile içindeki iletişim kopukluklarını önlemek için aşağıda verilen hataları yapmamaya özen gösterin.

 

1.Emir vermek, Yönlendirmek: 

2.Uyarmak, Gözdağı vermek: 

3.Ahlak dersi vermek: 

4.Öğüt vermek ve çözüm önerileri getirmek: 

5.Öğretme, nutuk çekme, mantıklı düşünceler önerme: 

6.Yargılamak, eleştirmek, suçlamak: 

7.Aşırı övmek, aynı düşüncede olmak, sürekli olumlu değerlendirmeler yapmak:

8.Ad takmak, alay etmek: 

9.Güven vermemek, desteklememek, avutmak, duygularını paylaşmamak: 

10.Sözünden dönmek, oyalamak, alay etmek, şakacı davranmak, konuyu saptırmak: 

 

Bu tür yanıtlar çocuktan gelecek bir sonraki iletişimi engeller; ana-baba çocuk ilişkisi gibi çocuğun benlik saygısını da olumsuz engeller. Aileler sakin ve soğukkanlı olmalıdır.Gerçekçi ,ulaşılabilir hedefler koyulmalıdır. Çocuklar üzerinde aşağıdaki olumsuz sonuçları oluşturma tehlikesi taşır: 

Üniversite Yılları 

Gençler arasında okunduğu dönemde bir bitseydi; bittikten sonra da keşke bitmeseydi denilen zamandır. Gençler üniversite yıllarında iken hem duygusal, hem sosyal açıdan pek çok yeni deneyim yaşar. Artık bir birey olma bilincine sahiptir, ergenliğin fırtınalarından kurtulmaya başlamıştır, kendi kimliğini oluşturmuş ve mesleğini seçmiştir. Mesleğinin gerektirdiği bilgileri öğrenir, uygular, kişisel gelişimi artar. Kişinin duygusal olgunluğa ulaşmasının yanında, kendisi ile ilgili farkındalığının arttığı, neyi isteyip neyi istemediğine karar verdiği yıllardır. Yetişkinlik için önemli adımlar atılır, örneğin eşini seçmek, yaşayacağı ülkeyi seçmek, bir alanda uzmanlaşmak vb bu nedenle en iyi şekilde değerlendirilmesi gereken yıllardır. Üniversite ile birlikte yeni bir hayata başlayan genç bu zamana kadar kendini koruyan, aynı zamanda çerçevesini daraltan şartlardan çıkarak hayata daha farklı bakmaya başlar. Sıcak yuvası olmadan da başarılı olduğunu görerek, ekonomik olarak tam bağımsız olmasa da kendi ayakları üstünde durabildiğini, yapabilirliğini ve yeterliliğini fark ederek yeni bir yaşam dönemine adım atmış olacaktır. Bu dönemde genç, kendine tutarlı bir yaşam felsefesi seçmek ve geliştirmek durumundadır. Bunu bütünleyen ‘kim olduğu, neler yapabileceği, nereye doğru gittiği, ne tür içsel ve çevresel imkânlara ve kapasiteye sahip olduğunu ifade edebilmelidir kendine. Bunun tam anlamıyla ya da kısmen kazanılmadığı durumlarda genç, ‘yabancılaşma’ tehdidiyle karşı karşıyadır. Yabancılaşma; kişinin fizikî olarak yaşadığı ortamda psikolojik olarak bulunamaması, uyum eksikliği, toplumla bütünleşememe ile kendini hissettiren kimlik eksikliğidir. Duygusal dünyada küntlük ve boşluk hisleriyle yaşanan bu durum kişinin mutluluğunu, doyumunu ve başarısını oldukça etkileyebilir.

 

Yurt dışında okumaya karar verdiniz ve bunu bir an önce gerçekleştirmek istiyorsanız öncelikle düşünmeniz gereken bazı noktalar vardır.

 

Pek çok gencin hayali yurt dışında okumak, kendi başına yaşamayı öğrenmektir. Ancak yurt dışında yaşamanın hem dezavantajları hem de avantajları vardır.

Avantaj olarak: özellikle lise çağlarından itibaren yurt dışına gittiğinizde hem daha erken yaşta yabancı dilinizi tam olarak öğrenirsiniz, o kültüre daha kolay adapte olursunuz hem de üniversiteye yerleşiminiz çok daha avantajlı olur. Aynı eğitim sistemi ve ülke içerisinde lisede üniversiteye geçiş çok daha kolay ve başarılı bir şekilde gerçekleşir aynı zamanda uluslararası geçerli bir lise diplomasının da sahibi olmuş olursunuz.

Lise eğitiminizi yurt dışında devam ettirmeniz için yapılması gereken prosedür yatay geçişe benzetilebilinir. Alınan dersler ve not dökümü detaylı bir şekilde okula bildirilerek derslerden muafiyet sağlanır ve hangi sınıfa uygun olduğunuz belirlenir. Genellikle sene kaybı pek görülmez özellikle uluslararası ders programına sahip okulların öğrencilere birkaç ek ders alarak bulundukları sınıftan devam ederler.

Yurt dışında bazı ülkelerde üniversiteye başlamadan önce geçmeniz gereken bir diğer eğitim basamağı da “Foundation year” denilen hazırlık yılıdır. Orta öğrenimin 12 sene olduğu İngiltere, Avustralya gibi ülkeler Türk öğrencilerin üniversite eğitimlerine başlamadan önce 1 senelik bu eğitimden geçmesini zorunlu kılarlar.

Ayrıca İtalya, Almanya, İsviçre gibi Avrupa ülkelerinde de üniversite senesi denilen bir hazırlık yılından geçilerek hem o ülkenin dili öğrenilmiş, gerekli dil/akademik sınavlara hazırlık gerçekleştirilir ve üniversiteye yerleşim için eğitim gördüğünü okul tarafından danışmanlık verilir. Bu gibi eğitimler kişisel gelişiminiz için önemlidir.Ancak dezavantaj olarak ise ;aileden uzak kalma ,başka bir topluma uyum sağlama ,yeni bir çevre edinme ve yeni arkadaşlar psikolojik açıdan bazı etkiler yapar. Kişi iki kültür arasında bocalamalar yaşayabilir, uyum güçlükleri ve ruhsal sorunlar ortaya çıkabilir. Özellikle yapılan araştırmalarda yurt dışına ilk defa giden gençlerin ilk zamanlarda ülkelerine, ailelerine ve arkadaşlarına hasret çektiklerini, depresif duygu durumu içine girdiklerini belirtmektedir. Ancak belli bir uyum sürecinden sonra gençlerin bu duruma alıştığı ve zevk aldığı görülmüştür. Hatta pek çoğu ülkeye dönmekten vazgeçmekte ,oradaki koşulların daha ilgi çekici olması ,iş imkanlarının ve eğitim olanaklarının daha fazla olması nedeniyle orada kalmaktadır ve bu durum da beyin göçü olarak değerlendirilmektedir. 

Yurt Hayatı 

Üniversite yılları gençlik yıllarının en güzel yıllarındandır. Ve özellikle de gençler arasında yurtta kalmanın gençler için ayrı bir çekiciliğinin olduğu düşünülür. Tabiki yurt hayatı, yurt dışında okumak gibidir. Hem iyi hem kötü yanları vardır. Aileden uzak yaşanır, arkadaşlar önem kazanır, paylaşımlar artar. 

Bunun yanında yurtta bir oda arkadaşı ile kalmak hem eğlenceli hem de zor olabilir. Oda arkadaşınız ile ilişki kurmanız ve birbirinizin günlük alışkanlıklarına alışmanız zaman alabilir. Oda arkadaşınız ile “dost” olmak zorunda değilsiniz. Ancak birbirinizin haklarına saygı göstermelisiniz.

Yurt içinde iken başkalarının yaşam alanlarına saygı öğrenilir.(örneğin yurtta iken gürültü yapmamalı veya yüksek sesle müzik çalmamalısınız) Saatlere uyum, kurallara uyum öğrenilir ve bu kurallar doğrultusunda daha düzenli bir yaşam tarzı benimsenebilir.

Ancak olumsuzlukları değerlendirildiğinde, yurtta yaşamak zordur.Çünkü pek çok kişinin alışkanlıkları ,kişilikleri farklıdır ve onlara uyum sağlamak gerekir.

Ders çalışmak, kişisel ihtiyaçları karşılamak gibi durumlarda zorluklar yaşanabilir.

Aileden uzak olmak, hasret çekilmesine yol açar. Kişi bu durumun etkisi altına girerse mutsuz ve huzursuz hissedebilir.

Öğrenci disiplin kuralları hakkında sorunlar çıkabilir.

Kişisel problemler ve çatışmalar yurt ortamında huzursuzluğa neden olabilir. Ancak tüm bunlara rağmen kendi ayakları üzerinde durabilmeyi sağlayan yurt yaşamı birey için iyi bir deneyimdir. Yurtta ya da ailesinden uzakta bir evde yaşamak zorunda kalan bireyler, diğer bireylere göre daha erken ve daha çok sorumluluk alır.

 

 

Göztepe Mah. Dr.Rıfat Paşa Sk. Sadık Bey Ap. No:27 K:12 D:12 Göztepe İstanbul
0216 386 70 92